Loading...
ANLAMLI ÖZLÜ SÖZLER 2019-08-11T09:13:59+00:00

“Anlamlı Özlü Sözler” listesindeki sözler, yine bu sitede yer alan “Muhteşem Özlü Sözler” listesindeki sözlere kıyasla daha “az” filozofça söylenmiş sözlerdir.

Öte yandan, Anlamlı Özlü Sözler,

“Şarabı sevmemiz, üzüme olan düşkünlüğümüzden değildir; biz her zaman ezilenden yanayız.”

veya

“Kar yağdığı zaman mikropların yok olduğunu söylerler… Sağ mısın?”

veya

“Son gülen sen olacaksın, çünkü geç anlıyorsun”

sınıfında olan sözler de değildir.

Aşağıdaki sözlerin bazıları “anonim”, yani söyleyeni belli olmayan sözlerdir. Hatta bazıları, fanilalar (T-shirts) için yazılmıştır.

Derin derin düşünmek için çoğu zaman “Muhteşem Özlü Sözler” listesine, gülümsemek ve/veya daha az düşünmek için ise, “Anlamlı Özlü Sözler” listesine göz atmak gerekir.

* * *



Feminizm kocayı buluncaya,

Komünizm parayı buluncaya,
Ateizm uçak sallanıncaya kadardır.

  • Anonim
  • Feministleri ve ateistleri bilmem, ama parayı bulunca komünizmden kaçan çok insan vardır. Gençken, bilhassa üniversite çağında herkes az çok sosyalist geçinir. “İş hayatı, geçim derdi, ev, eş, çocuk” derken, bazı kavramların ya önemi kayboluyor, ya da tarifi değişiyor.

Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein, ateist olması ile de ün salmıştır. 1954 yılında,  74 yaşındayken felsefeci Eric Gutkind’a hitaben bir mektup yazar. Einstein’ın “inanç” kavramını irdelediği mektupta, Tanrı, İncil ve Yahudilik ile ilgili düşünceleri yer alır. Einstein şöyle yazar:

“Tanrı sözcüğü bana insanların zayıflığının bir ifadesi ve ürünü olmanın dışında hiçbir şey ifade etmiyor… İncil ise kutsal, ancak yine de nispeten ilkel efsanelerin bir derlemesidir.”

Mektubunda, Yahudi halkının bir mensubu olmaktan memnun olduğunu belirten Einstein, Yahudilik inancını ise, “diğer tüm dinler gibi, ilkel batıl inançların vücut bulmuş hâli” olarak tasvir ediyor.

Einstein’ın bu mektubu, içeriğinden dolayı “Tanrı Mektubu” olarak adlandırılır. Aralık 2018’de bir açık artırmada 2.900.000 USD’ye satılmıştır.

 



The bad news: There is no key to happiness.
The good news: It isn’t locked.

Kötü haber: Mutluluğu açan bir anahtar yoktur.
İyi haber: Mutluluk kilitli değil.

  • Anonim
  • Bazen birisi, “Bir iyi, bir de kötü haberim var…” der. Bir sıralama şartı yok ise, ben ilk önce “kötü” haberi duymayı tercih ederim.


    Knowledge is like underwear. It is useful to have it, but not necessary to show it off.

Bilgi iç çamaşırı gibidir. İç çamaşırı giymek yararlıdır, fakat başkalarına göstermek gerekmez.

  • Nicky Gumbel: 1955 doğumlu Amerikalı papaz ve yazar.
  • Nicky Gumbel bu sözünde tevazudan ve alçakgönüllülükten bahsediyor. Mevlana bu nitelikleri bize yüzyıllar öncesinde öğütlemiş: “Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol”. Bu, Mevlana’nın yedi öğüdünden biridir. “Toprak gibi” benzetmesiyle, sanırım toprağın emme ve örtme özelliklerini ortaya çıkararak, insanların bu özelliklerden örnek almalarını, yani kibir, gurur, üstünlük gibi vasıfları ortaya çıkarmamalarını, örtmelerini öğütlemektedir.


    DO NOT COMPLICATE LIFE…

Missing somebody?              CALL
Wanna meet up?                    INVITE
Wanna be understood?       EXPLAIN
Have questions?                     ASK
Don’t like something?          SAY IT
Like something?                     STATE IT
Want something?                   ASK FOR IT
Love someone?                       TELL THEM

KEEP YOUR LIFE SIMPLE…

HAYATINI ZORA SOKMA…
Birini mi özledin?                         ARA
Görüşmek mi istiyorsun?            DAVET ET
Anlaşılmak mı istiyorsun?          ANLAT
Sorun mu var?                               SOR
Bir şeyi mi beğenmedin?             SÖYLE
Bir şeyi mi beğendin?                  BEYAN ET
Bir şey mi istiyorsun?                  RİCA ET
Birini mi seviyorsun?                   ONA SÖYLE

HAYATINI BASİTLEŞTİR…

  • Anonim
  • Güzel tavsiyeler, ama yerine getirilmeleri söylendiği kadar kolay olmayabilir. Öte yandan, şu rahatlıkla söylenebilir: Bu tavsiyeleri yerine getirmekle elde edeceğimiz kazanç, kayıplarımızın, o da varsa, çok üstünde olacaktır.

     

I’m not totally useless. I can bu used as a bad example…

Tamamen işe yaramaz değilim. Beni “işe yaramaz kötü bir örnek” olarak kullanabilirsiniz.

  • Victor Hugo: (1802-1885) Fransız yazar ve şair. “Notre-Dame de Paris” (Notre-Dame’ın Kamburu) ve “Les Misérables” (Sefiller) adlı romanları dünyaca meşhur olmuştur.
  • Victor Hugo’nun bu sözü “Les Misérables” (Sefiller) eserindendir. Her okuyuşumda gülümserim…


Ne kadar yaşlı olursan ol, bugün bir daha hiç olmayacağın kadar gençsin…

  • Anonim
  • Güzel bir teselli örneği… Öte yandan, inancım odur ki, hangi yaşta olursa olsun, insan o yaştaki enerjisini sonuna kadar kullanmalıdır. Yapmak istediklerini yapmalıdır. Böylece, hem yaptıklarının hazzını duyar, hem de yorgun düştüğünde dinlenmenin keyfini çıkarır.


I always wanted to be somebody, but now I realize I should have been more specific.

          Adam olmayı her zaman istemişimdir, fakat şimdi anlıyorum ki, bu isteğimde               daha açıklayıcı olmalıymışım.

  • Lily Tomlin: 1939 doğumlu, Amerikalı dizi sinema ve tiyatro oyuncusu.
  • Lily Tomlin, oyunculuğunun yanı sıra, komedyen olarak da tanınır. Sanırım, bu sözü bir komedi oyununda söylemiştir. Bu söz bana kendi hayatımın nasıl geliştiğini sorgulamama yöneltti. Kendi hayatımı düşündüğümde, yarısının plânlı, yarısının tesadüfi olaylar üzerine inşa edildiğini rahatlıkla söyleyebilirim.


Türkçede telaffuzu en zor kelimeler:

Robdöşambır
Distribütör
Halisünasyon
Özür dilerim
Teşekkür ederim
Seni seviyorum

  • Anonim
  • Doğrusu, şahane bir yergi. “Özür dilerim, teşekkür ederim, seni seviyorum” sözlerini daha sık kullanabilsek, yaşamın ve ilişkilerin çok daha güzel ve anlamlı olduğunu mutlaka görürüz.


    Learn how to:
    Have fun without alcohol,
    Talk without cell phones
    Love without conditions
    Dream without drugs
    Smile without selfies

Şunları öğrenin:
Alkol almadan eğlenmeyi
Cep telefonu olmadan konuşmayı
Şartsız sevebilmeyi
Uyuşturucu kullanmadan rüya görmeyi
Özçekimler haricinde gülümsemeyi

  • Anonim
  • Yukarıdakilerden üçünü tam, ikisini yarım yapabiliyorum; yani 5’te 4. Fena sayılmaz…! Siz hangilerini tamamen veya kısmen gerçekleştirebiliyorsunuz?


    Everything is changing. People are taking the comedians seriously and the politicians as a joke.

Her şey değişim içinde. İnsanlar komedyenleri ciddiyetle, politikacıları ise gülerek izliyorlar.

  • Will Rogers: (1879-1935) Amerikalı mizahçı, sosyal yorumcu ve aktör.
  • Doğrusu, doğru bir laf… Komedyenler, insanları doğruları söyleyerek güldürüyorlar. Gerçekleri söyledikleri için onları ciddiye alıyoruz, ama bazılarına savcılık soruşturmaları bile açılıyor. Politikacılar ise insanları kandırmak için atıp tutuyorlar… Yalanlarını biliyoruz ve onlara gülüyoruz, ama aynı zamanda sinirleniyoruz…


I may be drunk, Miss, but in the morning I will be sober and you will still be ugly.

Bayan, sarhoş olabilirim, ama yarın sabah ayık uyanacağım; siz ise yarın da yine çirkin olacaksınız.

  • William Churchill: (1874-1965) Kendine has tavırları ve sözleri, tarihi şahsiyeti ve en olmadık yerde ortaya koyduğu siyasi becerisiyle XX. yüzyıla damgasını vuran İngiliz devlet adamı. Birleşik Krallık’ta iki dönem, yaklaşık on sene başbakanlık yapmıştır.
  • Bu sözü Cenevre Üniversitesi’nde okurken ilk defa duyduğumda, sözün Winston Churchill’e ait olduğuna hiç şaşırmadım. Tam onun üslubuna uyan bir söz. Hangi ortamda söylendiğine gelince: Rivayet odur ki, Churchill bir partide bir kadınla siyasi bir tartışmaya girer. Sarhoştur. Kadın, sarhoşluğunu Churchill’in yüzüne vurunca, böyle bir cevapla karşılaşır.


    Le mariage, la confiance n’y est pas. Il faut des témoins, comme dans les accidents.

Evlenirken, güvene yer yok.  Kazalarda olduğu gibi,  şahitler gerekir.

  • Anonim


Mesdames, un conseil: Si vous cherchez un homme beau, riche et intelligent… prenez-en trois.

Bayanlar, size bir tavsiye: Eğer yakışıklı, zengin ve zeki bir erkek arıyorsanız… üç ayrı adam bulun.

  • Michel Coluchi (Coluche): (1944-1986) Fransız komedyen.
  • Yorumsuz…


Le premier homme qui s’est marié, il ne savait pas… Le deuxieme, il est inexcusable.

          Hadi diyelim ki, evlenen ilk erkek durumu bilmiyordu… Peki ikincisi? Onun                 affedilecek hiçbir tarafı yok.

  • Sacha Guitry: (1885-1957) Fransız sahne ve film oyuncusu, yönetmen ve senarist.
  • Burada kadınlara biraz haksızlık yapılmış…

    Çok gezen değil, çok konuşan bilir.

  • Çukurova Holding’in Genel Koordinatörü idim. Çukurova Holding, o zamanlar Turkcell’in en büyük ortağı idi. Turkcell’in kârlılık seviyesi, müşterilerinin sayı ve süre olarak cep telefonlarıyla çok ve uzun konuşmalarından geçiyordu. Ne kadar çok ve uzun konuşma, o kadar kâr! Türkçede bir deyiş vardır: “Çok okuyan değil, çok gezen bilir”. Esasında bu deyişi sevmem; okuyan insanı küçümser…

Çukurova Holding İcra Komitesi toplantısında, konu Turkcell’de kullanılan reklam sloganlarından açılınca, ben, “Şöyle bir slogan kullanılsa, nasıl olur?” dedim: “Çok gezen değil, çok konuşan bilir.


 

I used to think I was indecisive, but now I’m not so sure.

Hep kararsız olduğumu düşünürdüm, ama şimdi pek emin değilim.

  • Tommy Cooper: (1921-1984) Galli komedyen.
  • Kararsızlık için kararsızlık işte böyle olur…


    Growing old is mandatory, but growing up is optional.

Yaşlanmak kaçınılmazdır, büyümek ise bir seçenektir.

  • Chili Davis: 1960 doğumlu Jamaikalı beyzbol oyuncusu.


I won the award for laziness. I would send somebody to pick it up for me.
Tembellik ödülünü kazandım. Birini gönderip, ödülü benim için almasını isteyeceğim.

  • Anonim
  • Kediler ortalama olarak günde 15 saat uyurlarmış. Bazı kedi cinsleri, 24 saatin 20’sini uyuyarak geçirirlermiş.


    I came, I saw and I forgot what I was doing.

Geldim, gördüm, niye geldiğimi unuttum.

  • Anonim
  • Eh… Doğal olarak herkes Sezar olamaz…

    My week is basically:

Monday
Monday #2
Monday #3
Monday #4
Friday
Saturday
Pre-Monday

Pazartesi sendromu yaşayan biri için haftanın günleri:

Pazartesi
Pazartesi No:2
Pazartesi No:3
Pazartesi No:4
Cuma
Cumartesi
Pazartesi öncesi


I am not lazy, I am on energy saving mode.
Tembel değilim, enerji tasarrufundayım.

  • Anonim

A balanced diet means a cupcake in each hand.
Dengeli beslenme, insanın her iki elinde de pasta olması demektir.

  • Anonim


Never miss a good chance to shut up.

Çenenizi kapatmak için güzel bir fırsatı kaçırmayın.

  • Will Rogers: (1879-1935) Amerikalı mizahçı, sosyal yorumcu ve aktör.
  • “Söz gümüşse, sükut altındır,” lafını boşuna söylememişler…


If a book about failures doesn’t sell, is it a success?

Başarısızlıklarla ilgili bir kitap satılmıyorsa, bu bir başarı mıdır?

  • Jerry Seinfeld: 1954 doğumlu Amerikalı komedyen, aktör ve yazar.

    Never trust people who smile constantly. They’re either selling something or not very bright.

Devamlı gülen insanlara asla güvenmeyin. Ya size bir şeyler satmak peşindedirler, ya da pek zeki değillerdir.

  • Laurell K. Hamilton: 1963 doğumlu Amerikalı yazar.
  • Arkadaşlarım bana hep gülümser olduğumu söylerler. Kimseye bir şey satmak peşinde olmadığıma göre…


    A lie gets halfway around the world before the truth has a chance to get its pants on.

Doğru, daha pantolonunu bile üzerine giyemeden, yalan, dünya turunun yarısını tamamlar.

  • William Churchill: (1874-1965) Kendine has tavırları ve sözleri, tarihi şahsiyeti ve en olmadık yerde ortaya koyduğu siyasi becerisiyle XX. yüzyıla damgasını vuran İngiliz devlet adamı. Birleşik Krallık’ta iki dönem, yaklaşık on sene başbakanlık yapmıştır.
  • Bu sözün, orijinal olarak Churchill’e mi, yoksa 1835-1910 seneleri arasında yaşamış Amerikalı yazar Mark Twain’e mi ait olduğu tam olarak doğrulanamamış. Twain’e atfedilen şöyle bir söz vardır: “A lie can travel halfway around the world while the truth is putting on its shoes.” (Doğru, daha ayakkabılarını giyemeden, yalan, dünya turunun yarısını tamamlar.) Twain’in sözündeki “ayakkabı”, Churchill’in sözünde “pantolon” olmuş. Gerisi aynı…


    It’s okay if you don’t like me. Not everybody has good taste.

Beni beğenmiyorsanız, dert değil. Herkesin iyi bir zevki yoktur.

  • Anonim


    Happiness comes when we stop complaning about the troubles we have and offer thanks for all the troubles we don’t have.

Mutluluk, dertlerimizle ilgili şikâyet etmeyi bırakıp, başımıza gelmeyen dertler için şükrettiğimiz zaman gelir.

  • Thomas S. Monson: (1927-2018) Amerikalı dini lider ve yazar


    If you think nobody cares about you, try missing a couple of payments.

Kimsenin sizi düşünmediğini mi düşünüyorsunuz? Bazı borçlarınızı ödemeyin de görelim…

  • Steven Wright: 1955 doğumlu, Amerikalı komedyen, aktör ve yazar.


    The difference between stupidity and genius is that genius has its limits.

Aptallıkla üstün yetenek arasındaki fark, üstün yetenekte sınırların olmasıdır.

  • Albert Eistein: (1879-1955) Alman asıllı fizikçi. Görecelik Teorisi adlı bir teorinin sahibidir. Görecelik Teorisi, modern fizik ilminin Quantum Mekaniği ile birlikte, temel iki taşından biri olduğu kabul edilir. Nazi Almanya’sından kaçarak, 1933 yılında ABD’ye göç etmiştir.


    The only way to keep your health is to eat what you don’t want, drink what you don’t like and do what you’d rather not.

Sıhhatinizi korumanın tek yolu canınızın çekmediği yiyecekleri yemek, istemediğiniz içecekleri içmek ve yapmayı arzu etmediğiniz şeyleri yapmaktır.

  • Mark Twain: (1835-1910) Amerikalı yazar, girişimci ve yayıncıdır. “The Adventures of Tom Sawyer” (Tom Sawyer’ın Maceraları) ile, bunun devamı niteliğinde olan “The Adventures of Huckleberry Finn” (Huckleberry Finn’in Maceraları) kitapları tüm dünyada meşhur olmuş eserleridir. Daktilo makinesini ilk satın alanlardan biri olan Mark Twain, daktilo ile yazan ilk romancı olarak da anılır.


    The best way to teach your children about taxes is by eating 30% of their ice cream.

Çocuklarınıza verginin ne olduğunu öğretmenin en iyi yolu, dondurmalarının %30’unu sizin yemenizdir.

  • Bill Murray: 1950 doğumlu, Amerikalı komedyen ve yazar.


    The first time I see a jogger smiling, I’ll consider it.

Koşu yapan birini gülerken görürsem, koşmayı düşüneceğim.

  • Joan Rivers: (1933-2014) Amerikalı oyuncu, yazar, yapımcı ve sunucu.,


    All generalizations are false, including this one.

Tüm genellemeler yanlıştır, bu dâhil.

  • Mark Twain: (1835-1910) Amerikalı yazar, girişimci ve yayıncıdır. “The Adventures of Tom Sawyer” (Tom Sawyer’ın Maceraları) ile, bunun devamı niteliğinde olan “The Adventures of Huckleberry Finn” (Huckleberry Finn’in Maceraları) kitapları tüm dünyada meşhur olmuş eserleridir. Daktilo makinesini ilk satın alanlardan biri olan Mark Twain, daktilo ile yazan ilk romancı olarak da anılır.


    I’m writing a book. I’ve got the page numbers done.

Bir kitap yazıyorum. Sayfaları numaralandırmayı bitirdim.

  • Steven Wright: 1955 doğumlu, Amerikalı komedyen, yazar ve film yapımcısı.


    As your best friend, I’ll always pick you up when you fall, after I finish laughing.

En yakın arkadaşın olarak seni her düştüğünde kaldıracağım, gülmemi bitirdikten sonra…

  • Anonim


    I love you not only for what you are, but for what I am when I am with you.

Ben seni sadece sen olduğun için değil, seninle beraberken benim ne duruma geldiğim için seviyorum.

  • Elisabeth Barrett Browning: (1806-1861) İngiliz şair. Victoria döneminin en meşhur şairlerinden biri olarak ün yapmıştır. 12 kardeşinin en büyüğüdür.


    The best way to appreciate your job is to imagine yourself without one.

İşinizi takdir etmenin en güzel yolu, işsizlik durumunuzu düşünmektir.

  • Oscar Wilde: (1854-1900) İrlandalı oyun yazarı, romancı ve şair.


    I don’t know what’s more exhausting about parenting: The getting up early, or the acting like you know what you’re doing.

Ebeveyn olarak hangisinin daha yıpratıcı olduğunu bilemiyorum: Sabahları erken kalkmak mı, yoksa çocuklara ne yaptığınızı biliyormuş gibi numara yapmak mı?

  • Jim Gaffigan: 1966 doğumlu Amerikalı komedyen, yazar ve yapımcı.


    Quand on aime quelqu’un pour son physique, ce n’est pas de l’amour, mais de l’attriance…

Quand on aime quelqu’un pour son intelligence, ce n’est pas de l’amour, mais de l’admiration…
Quand on aime quelqu’un pour son argent, ce n’est pas de l’amour, mais du profit…
Quand on aime quelqu’un sans savoir pourquoi, c’est de l’amour.

Birini fiziği için seviyorsanız, bu âşık olduğunuzdan değil, onu çekici bulduğunuzdandır…
Birini zekâsı için seviyorsanız, bu âşık olduğunuzdan değil, ona hayranlık duyduğunuzdandır…
Birini parası için seviyorsanız, bu âşık olduğunuzdan değil, ondan çıkar sağlamak istediğinizdendir…
Birini hangi sebepten dolayı sevdiğinizi bilmiyorsanız, bu aşktır.

  • Anonim


When your children are teenagers, it’s important to have a dog so that someone in the house is happy to see you.
Çocuklarınız ergenlik çağındayken, sizi evde gördüğü zaman sevinecek biri olması için, bir köpek edinmekte yarar vardır.

  • Nora Ephron: (1941-2012) Amerikalı senaryo yazarı ve yönetmen.


    Women marry men hoping they will change. Men marry women hoping they will not. So each is inevitably dissappointed.

Kadınlar, erkeklerin değişeceklerini ümit ederek evlenirler. Erkekler, kadınların değişmeyeceklerini ümit ederek evlenirler. Dolayısıyla, her iki taraf da sonunda hayal kırıklığına uğrar.

  • Albert Eistein: (1879-1955) Alman asıllı fizikçi. Görecelik Teorisi adlı bir teorinin sahibidir. Görecelik Teorisi, modern fizik ilminin Quantum Mekaniği ile birlikte, temel iki taşından biri olduğu kabul edilir. Nazi Almanya’sından kaçarak, 1933 yılında ABD’ye göç etmiştir.

     İnsanlar paranın peşinden o kadar hızlı koşuyor ki, ahlâkın arkada yetişmesi  mümkün değil…

  • Anonim


    Marriage is the triumph of imagination over intelligence. Second marriage is the triumph of hope over experience.

Evlilik, hayalin zekâya karşı kazandığı bir zaferdir. İkinci evlilik, ümidin tecrübeye karşı kazandığı bir zaferdir.

  • Oscar Wilde: (1854-1900) İrlandalı oyun yazarı, romancı ve şair.


    I never make the same mistake twice. I make it five or six times, just to be sure.

Ben aynı hataya iki kere düşmem Emin olmak için, aynı hatayı beş altı kere tekrarlarım.

  • Anonim


    The most terrifying thing any woman can say to me is: “Notice anyting different?”

Bir kadının bana söyleyebileceği en korkunç şey: “Bir değişiklik fark ettin mi?”

  • Anonim


    Scientists now believe that the primary biological function of breasts is to make men stupid.

Bilim adamları, göğüslerin en önde gelen biyolojik işlevinin erkekleri aptallaştırmak olduğunu ispatladılar.

  • Dave Barry: 1947 doğumlu Amerikalı yazar ve gazeteci.


    The problem with life is, by the time you can read women like a book, your library card has expired.

Hayatla ilgili problem şu ki, kadınları bir kitap gibi okuyabilme seviyesine geldiğiniz zaman, kütüphane kartınızın geçerliliği bitiyor.

  • Milton Berle: (1908-2002) Amerikalı komedyen ve aktör.


    To a smart girl, men are no problem; they are the answer.

Zeki bir kız için, erkekler problem değil, cevaptır.

  • Zsa Zsa Gabor: (1917-2016) Macar asıllı aktrist ve televizyon yıldızı.


    God made Adam first because he didn’t want any advice from Eve on how to make Adam.

Adem’in yaratılmasıyla ilgili olarak Havva’dan tavsiyeler almayı önleyebilmek için, Tanrı ilk önce Adem’i yarattı.

  • Anonim


    Why do men like intelligent women? Because, opposites attract.

Erkekler neden zeki kadınları beğenir? Çünkü, zıt kutuplar birbirini çeker.

  • Kathy Lette: 1958 doğumlu Avustralyalı yazar.
  • Burda da, erkekler için biraz haksızlık olmuş…


    Allah belanı versin Edison…

  • Bilirsiniz… Ak Parti’nin amblemi bir ampuldür. 2000’li yıllarda AKP seçimleri üst üste kazanmaya başlayınca, bundan hoşnut olmayan bir seçmen, bu sözü bir AKP bayrağıyla beraber Facebook’ta paylaşmıştı. Bu söz, esasında “anlamlı sözler” kategorisine girmez, ama ben yine de “anlamlı” buldum ve


    Do not take life too seriously. You will never get out of it alive.

    Hayatı çok ciddiye almayın. Hayattan, hayatta sağ olarak çıkamazsınız.

  • Elbert Hubbard: (1856-1915) Amerikalı yazar, sanatçı ve filozof.


    Always remember that you’re absolutely unique. Just like everyone else…

Eşsiz olduğunu aklında çıkarma. Diğer herkesin eşsiz olduğu gibi…

  • Margaret Mead: (1901-1978) Amerikalı insanbilimci. Okyanusya halkları ile ilgili kültürel çalışmalarıyla ün kazanmıştır.


    Patience is not the ability to wait, but the ability to keep a good attitude while waiting.

Sabır beklemek yeteneği değildir; sabır, beklerken takınılan güzel tavırdır.

  • Joyce Meyer: 1943 doğumlu Amerikalı yazar.


    The real art of conversation is not only to say the right thing at the right place, bu to leave unsaid the wrong thing at the tempting moment.

Gerçek konuşma sanatını, sadece doğru şeyi doğru yerde söylemek değil, cazip bir anda bile olsa, yanlış bir şeyi söylememektir.

  • Dorothy Nevill-Rolfe: (1904-1976) Büyük Britanyalı yazar.


    Definition of stupid: Knowing the truth, seeeing the truth, but still believing the lies.

Aptallığın tarifi: Gerçeğin bilinmesine ve görülmesine rağmen, yalanlara inanmak.

  • Anonim


    If a man brings his wife flowers for no reason, there is a reason.

Bir erkek karısına sebepsiz yere çiçek getiriyorsa, mutlaka bir sebebi vardır.

  • Marian Jordan: (1898-1961) Amerikalı sahne ve radyo oyuncusu.
  • Marian Jordan çok şüpheci olduğundan, hayata genç yaşta veda etmiş.


    A true man wants two things: danger and play. For that reason he wants woman, as the most dangerous plaything.

Gerçek bir erkek iki şey ister: tehlike ve oyun. Dolayısıyla, oynanabilecek en tehlikeli şey olarak kadın ister.

  • Friedrich Nietzsche: (1844-1900) Din, ahlak, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine mecâzi ve alaycı bir üslupla yazılar yazmış Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci.
  • Böyle bir söz üzerine kadınlara da söz hakkı fazlasıyla doğar…


    If people never did silly things, nothing intelligent would ever get done.

İnsanlar aptal şeyler yapmamış olsalardı,  hiçbir şey zekice yapılamazdı.

  • Ludwig Wiggenstein: (1889-1951) Avusturyalı filozof. Mantık, matematik ve lisan felsefeleri üzerinde çalışmaları olmuştur. XX. yüzyılın önemli filozoflarındandır.


    I’d like to live like a poor man, only with lots of money.

Fakir bir insan gibi yaşayabilirim, yeter ki bir sürü param olsun.

  • Pablo Picasso: (1881-1973) İspanyol ressam ve heykeltıraş. Tam adı: Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno Maria de los Remedios Cipriano de la Santisima Trinidad Ruiz y Picasso. Kübizmin öncüsü, modern resmin en tanınmış temsilcilerinden biridir.


    Je te présente JALOUX, il arrive quand tu réuissis. Il y a aussi son frère: HYPOCRITE, lui, il sera gentil face à toi, mais à l’occasion ira te critiquer chez son pote PATHETIQUE, celui qui a besoin de se nourir de ta vie pour exister. Pourquoi? Parce que tu représentes tout ce qu’ils ne seront JAMAIS! Moi, je m’appele SOURIRE et je les ignore tous!

Seni KISKANÇ ile tanıştırayım; o seni başarılı olduğun zaman arar ve bulur. Bu da kıskancın kardeşi İKİYÜZLÜ; sana karşı gayet kibardır, ama fırsatını bulur bulmaz gider arkadaşı ACINACAK ile seni çekiştirir. ACINACAK, salt var olabilmek için senin hayatına girer ve seni sömürür. Bütün bunlar niye mi böyle davranırlar? Çünkü sen onların ASLA olamayacakları birini temsil ediyorsun. Benim adım GÜLÜMSEME ve ben onların hiçbirini önemsemiyorum.

  • Anonim


    My life feels like a test I didn’t study for.

Hayat bana çalışmadığım bir sınav gibi geliyor.

  • Anonim
  • Ters mantık: Hayat çalışılmaz, hayat öğretir…


    Bazı şeyler bazı anlamlara gelmez:

Söyledim… duydu anlamına gelmez.

Duydu… doğru anladı anlamına gelmez.

Anladı… hak verdi anlamına gelmez.

Hak verdi… inandı anlamına gelmez.

İnandı… uyguladı anlamına gelmez.

Uyguladı… sürdürecek anlamına gelmez.

  • Anonim


A best friend is like a four-leaf clover; hard to find, lucky to have.

Candan bir arkadaş dört yapraklı yonca gibidir; zor bulunur, ama öyle birinin varlığı şanstır.

  • Anonim

     


Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.

Tembellik, yorulmadan önce biraz dinlenmek ihtiyacından başka bir şey değildir.

  • Jules Renard: (1864-1910) Fransız yazar.


Hayat bir gündür; o da bugündür.

  • Anonim
  • Düne geri dönemeyiz, yarının ise bize ne getireceği, hatta yarına sağ çıkıp çıkamayacağımız bile belli değil. O zaman hayatı bugüne indirgememiz pek o kadar da acayip olmayabilir.

    Ömer Hayyam bile, “Şu an mutlu olmaya bakın; şu an sizin hayatınızdır,” diyerek, hayatı içinde bulunduğumuz ana indirgemiş.

    Amerikalı bir karikatürist olan Bil Keane’in bir sözü vardır: “Yesterday is history; tomorrow is mystery; today is a gift of God, which is why we call it the present.” (Dün tarih oldu; yarın bir bilinmeyendir; bugün ise Tanrı’nın bize bir hediyesidir.)

 Esasında, bu deyişte İngilizce lisanına mahsus bir kelime oyunu vardır (Türkçeye çeviri ancak anlatılarak yapılabilir):

İngilizcede, “present” kelimesi iki anlama gelir:

Hediye

“Bugün” kelimesini temsil eden Şimdiki Zaman

Dolayısıyla, Şimdiki Zaman = Hediye

 



Il faut d’abord s’aimer pour pouvoir aimer les autres.

Başkalarını sevebilmek için, insanın ilk önce kendini sevmesi gerekir.

  • Bu cümleyi Fransızca olarak Cenevre Üniversitesi’nde öğrenciyken bir arkadaşıma söyledim. Cümleyi kendim kurmuştum. Daha sonraları “insanın kendisini sevmesiyle” ilgili diğer bazı sözlere rastladım:Lucille Ball isimli Amerikalı bir sahne oyuncusu, komedyen ve model şöyle demiş: “You really have to fall in love with yourself to get anything done in this World.” (Bu dünyada bir şeyler yapabilmek için, insanın önce kendini sevmesi gerekir.)ABD’nin kurucularından olan Benjamin Franklin’in sözü: “He that falls in love with himself will have no rivals.” (Kendini seven bir insanın rakipleri olmaz.)


Les femmes veulent que l’amour soit un roman. Les hommes, une petite histoire.

Women want love to be a novel, men a short story.

Kadınlar aşkın bir roman olmasını ister; erkekler ise, kısa bir hikâye.

  • Daphne du Maurier: (1907-1989)ngilgiliz roman ve oyun yazarıGerçek genelde bu ise, bunda bir yanlışlık var ve durum vahim…
  • Bu sözü Fransızca olarak Cenevre Üniversitesi dönemimde notlarımın arasına almıştım. Daha sonraki yıllarda sözün aslının İngilizce olduğu ortaya çıktı.

 



Le risque que j’ai pris était calculé, mais je suis tellement mauvais en mathématiques…
Aldığım risk hesaplı bir risk idi, ama matematikte o kadar kötüyüm ki…

  • Anonim

Il existe trois types de personnes dans ce monde: ceux qui peuvent compter et ceux qui ne peuvent pas.

Bu dünyada üç tip insan vardır: saymayı bilenler ve saymayı bilmeyenler.

  • Anonim
  • Anonim kişinin matematikte zorlanan biri olduğu muhakkak… Öte yandan itiraf etmeliyim ki, cümleyi ilk okuduğumda, “Peki, üçüncü tip?” demeye kalmadan, cevabın “saymayı bilmeyenler” grubunda olduğunu anladım ve kendime güldüm…


    4 out of 3 people struggle with math.

Her 3 insandan 4’ü matematikte zorlanır .

  • Anonim
  • İşte matematikte zorlanan bir başkası… Bu sözü daha önce Facebook’ta paylaştım. Söz bir kollu fanilanın (T-shirt) üzerine basılı idi. Talas ve Tarsus Amerikan Okulları’nda arkadaşım olan ve bilgisayar mühendisliği dalında Kanada’da Waterloo Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Tamer Özsu, bana, “Mehmet, bunları nereden satın alabilirim?” diye sordu.


    SIX LITTLE SORIES:

Once all villagers decided to pray for rain. On the day of the prayer all the people gathered, but only one boy came with an umbrella. That’s FAITH.
When you throw babies in the air, they laugh because they know you will catch them. That’s TRUST.
Every night we go to bed without any assurance of being alive the next morning, but still we set the alarms to wake up. That’s HOPE.
We plan big things for tomorrow in spite of zero knowledge of the future. That’s CONFIDENCE.
We see the world suffering, but still we get married and have children. That’S LOVE.
On an old man’s shirt was written a sentence, “I’m not 80 years old. I am sweet 16 with 64 years of experience. That’s ATTITUDE.

ALTI KÜÇÜK HİKÂYE:
Köy halkı toplu halde yağmur duasına çıkmaya karar verir. Dua günü gelenler arasında sadece bir kişi yanında şemsiye getirir. İşte buna İNANÇ denir.
Bir bebeği havaya attığınızda gülücükler saçar, çünkü onu tutacağınızı bilir. İşte buna GÜVEN denir.
Geceleri yatağa girdiğimizde ertesi gün sağ kalkacağımızdan hiçbir zaman emin olamayız, ama yine de uyanmak için çalar saati kurmayı ihmal etmeyiz. İşte buna BEKLENTİ denir.
Gelecek hakkında en ufak bir bilgimiz olmamasına rağmen gelecek için büyük planlar yaparız. İşte buna ÜMİT denir.
İnsanların acı çektiğini görmemize rağmen, yine de evlenir, çoluk çocuk sahibi oluruz. İşte buna AŞK denir.
Yaşlı bir adamın giydiği gömlekte şunlar yazılıdır: “Ben 80 yaşında değilim. 64 sene tecrübesi olan 16 yaşında bir delikanlıyım.” İte buna “DURUŞ” denir.

  • Anonim

    No one in this world is rich enough to buy his own childhood and youth back. Only friends help to recreate those moments bebekleri from time to time at no cost.

Bu dünyada hiç kimse, çocukluğunu ve gençliğini geri satın alabilecek kadar zengin değildir. O anların zaman zaman bedava olarak canlandırılması, sadece arkadaşların katkılarıyla olabilir

  • Anonim
  • 2019 yılı, Tarsus Amerikan Koleji’nden mezuniyetimizin (1969) 50. yıldönümü. Sınıf arkadaşlarımı, 2-5 Mayıs 2019 tarihlerinde Tarsus’ta yapılması planlanan buluşmaya ve kutlamalara katılmalarını teşvik etmek için, bu sözü kurulan WhatsApp grubunda paylaştım.

    Try not to become a man of success, but rather to become a man of value.

    Başarılı bir adam olmak için gayret etmektense, değerli bir insan olmak için gayret et.

  • Abert Einstein: (1879-1955) Alman asıllı fizikçi. Görecelik Teorisi adlı bir teorinin sahibidir. Görecelik Teorisi, modern fizik ilminin Quantum Mekaniği ile birlikte, temel iki taşından biri olduğu kabul edilir. Nazi Almanya’sından kaçarak, 1933 yılında ABD’ye göç etmiştir.
  • Doğru söze ne denebilir? Başarı icabında geçici olabilir, unutulabilir. Değer ise kalıcıdır.

    The weak can never forgive. Forgiveness is the attribute of the strong.

    Zayıf olan affedemez. Affetmek kuvvetli olana mahsus bir niteliktir.

  • Mahatma Gandhi: (1869-1948) Hintli avukat, siyasetçi ve yazar. Hindistan’ın sömürgeci İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesini şiddet içermeyen bir halk hareketine dönüştürmüş ve başarı kazanmıştır. Bu nedenle, “Hindistan’ın Babası” olarak bilinir. Mahatma adı ona Hint halkı tarafından verilmiştir ve “Büyük Ruh” anlamına gelir. “Şiddet içermeyen protesto” doktrini (Satyagraha) Gandhi’ye uluslararası bir ün kazandırmış ve birçok mazlum millet ve ülkeye sosyal ve siyasi başarı elde etmek için örnek ve ilham kaynağı olmuştur. Gandi, hayatını bir suikast sonucu yitirmiştir. Gandhi’nin, Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasına önayak olduğuna ve böylece Hindistan’ın zayıflamasına sebebiyet verdiğine inanan bir Hintli tarafından öldürülmüştür.

    Gandhi dünyada daha çok bir siyasi lider olarak tanınır, ama yaşamındaki en önemli hususun siyaset değil, din olduğu söylenir. Hindu Tanrısı Vişnu’ya inanmış ve eski bir Hindistan dini olan Jainism kurallarını (şiddet karşıtlığı, oruç, meditasyon ve sebzeyle beslenme) takip etmiştir. Kuran’ı ve İncil’i de okuduğu belirtilir. İnsan hakları savunucusu bir ruhani lider olarak, siyaseti bir amaç değil, bir araç olarak kullanmıştır. Dini hususlar haricinde, Gandhi’nin Hindistan için yaptıklarını, Atatürk’ün Türkiye için yaptıklarına benzetirim.
    Öte yandan, Gandhi’nin “Tanrı’nın dini yoktur” sözü çok ilginçtir. Bu lafını hangi ortamda söylediğini bilmiyorum. İngiliz sömürgecilere karşı direnişinde Hindistan’daki Müslümanların desteğini kazanmak için söylemiş olabilir. Şayet, bir gerçeği ifade etmek için söylemişse, din felsefesi konusunda bence bugüne kadar söylenmiş en anlamlı, en çarpıcı, en müthiş sözdür.  Biz tanrıya “Allah” diyoruz, İngilizler “God”, Fransızlar “Dieu” diyorlar. Tek tanrılı dinlerde, adı üzerinde, tek bir tanrının varlığı kabul edilir. Hâl böyleyken, tarih boyunda milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan din savaşları nasıl bir rezalettir…


    The greatest wealth  is to live content with little.

    En büyük zenginlik, az şeyle yetinerek yaşamaktır.

  • Eflatun: (MÖ 427-347) Antik klasik Yunan filozofu, matematikçi ve Batı dünyasının ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisi’nin kurucusudur.

    It is not how much you have that makes people look up to you, it’s who you are.

    İnsanlar size saygı gösteriyorsa, bu ne kadar zengin olduğunuzla değil, kim olduğunuzla alâkalıdır.

  • Elvis Presley: (1935-1977) Amerikalı şarkıcı, müzisyen ve aktör. Rock’n Roll tarz müziğin “kral”ı olarak ün yapmıştır.

  • Elvis Presley’in seslendirdiği en çok beğendiğim beş şarkı:
    1. Love me tender
    2.Can’t help falling in love
    3.Blue suede shoes
    4.Always on my mind
    5. In the ghetto


      Love all, trust a few, do wrong to none.

    Herkesi sev, az kimseye güven, kimseye kötülük etme.

  • William Shakespeare: (1564-1616) İngiliz şair, oyun yazarı ve tiyatro oyuncusu. İngiltere’nin milli şairi olarak tanınır. Tüm zamanların, eserleri en çok satılan yazarı olarak bilinir. Satılan eserlerinin toplamının 4 milyar adet olduğu tahmin edilmektedir.

    Be kind whenever possible. It’s always possible..

    Mümkün olan her zaman kibar olun. Kibarlık her zaman mümkündür.

  • Dalai Lama: Dalai Lama, Tibet halkının ruhani lideridir. Dalai Lama lâkabı, Budizm’in kurucusu olan Shakyamuni’nin ruhunun, bedeninde yeniden doğduğu düşünülen kişilere verilen addır.
  • Bu anlamlı özlü sözün, hangi Dalai Lama’ya ait olduğunu bilmiyorum. 

    Life is a flower of which love is the honey.

    Hayat, balı sevgi olan bir çiçektir.

  • Victor Hugo: (1802-1885) Fransız yazar ve şair. “Notre-Dame de Paris” (Notre Dame’ın Kamburu) ve “Les Misérables” (Sefiller) adlı romanları dünyaca meşhur olmuştur.

    By failing to prepare, you are preparing to fail..

    Hazırlık yapmayarak, başarısızlığın hazırlığını yapıyorsunuz.

  • Benjamin Franklin: (1706-1790) Amerikalı yayımcı, yazar, mucit, bilim adamı ve siyasetçi.

    The journey of a thousand miles begins with one step..

    Bin kilometrelik yolculuk bir adımla başlar.

  • Lao-Tzu: (MÖ 604-531) Taoizmin kurucuso Çin filozofudur. İsminin kelime anlamı Yaşlı-Genç olan Lao-Tzu, insanın doğası gereği “iyi” olduğunu, kötülüğün ise arzular, tatminsizlik ve hırs gibi sapmalara yol açan uyumsuz sosyal etkileşimler ve aktiviteler sonucunda ortaya çıktığını savunur.

    Non violence is a weapon of the strong.

    Şiddet kullanmamak kuvvetli olanın silahıdır.

  • Mahatma Gandhi: (1869-1948) Hintli avukat, siyasetçi ve yazar. Hindistan’ın sömürgeci İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesini şiddet içermeyen bir halk hareketine dönüştürmüş ve başarı kazanmıştır. Bu nedenle, “Hindistan’ın Babası” olarak bilinir. Mahatma adı ona Hint halkı tarafından verilmiştir ve “Büyük Ruh” anlamına gelir. “Şiddet içermeyen protesto” doktrini (Satyagraha) Gandhi’ye uluslararası bir ün kazandırmış ve birçok mazlum millet ve ülkeye sosyal ve siyasi başarı elde etmek için örnek ve ilham kaynağı olmuştur. Gandi, hayatını bir suikast sonucu yitirmiştir. Gandhi’nin, Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasına önayak olduğuna ve böylece Hindistan’ın zayıflamasına sebebiyet verdiğine inanan bir Hintli tarafından öldürülmüştür.
  • Gandhi dünyada daha çok bir siyasi lider olarak tanınır, ama yaşamındaki en önemli hususun siyaset değil, din olduğu söylenir. Hindu Tanrısı Vişnu’ya inanmış ve eski bir Hindistan dini olan Jainism kurallarını (şiddet karşıtlığı, oruç, meditasyon ve sebzeyle beslenme) takip etmiştir. Kuran’ı ve İncil’i de okuduğu belirtilir. İnsan hakları savunucusu bir ruhani lider olarak, siyaseti bir amaç değil, bir araç olarak kullanmıştır. Dini hususlar haricinde, Gandhi’nin Hindistan için yaptıklarını, Atatürk’ün Türkiye için yaptıklarına benzetirim.Öte yandan, Gandhi’nin “Tanrı’nın dini yoktur” sözü çok ilginçtir. Bu lafını hangi ortamda söylediğini bilmiyorum. İngiliz sömürgecilere karşı direnişinde Hindistan’daki Müslümanların desteğini kazanmak için söylemiş olabilir. Şayet, bir gerçeği ifade etmek için söylemişse, din felsefesi konusunda bence bugüne kadar söylenmiş en anlamlı, en çarpıcı, en müthiş sözdür.  Biz tanrıya “Allah” diyoruz, İngilizler “God”, Fransızlar “Dieu” diyorlar. Tek tanrılı dinlerde, adı üzerinde, tek bir tanrının varlığı kabul edilir. Hâl böyleyken, tarih boyunda milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan din savaşları nasıl bir rezalettir…

    Some people are always grumbling because roses have thorns; I am thankful that thorns have roses.

    Bazı insanlar gülün dikeninden yakınırlar; ben dikenin gülü olduğu için şükrederim.

  • Alphonso Kaar: (1808-1890) Fransız yazar ve gazeteci.
  • Ne güzel!

    An effort made for the happiness of others lifts us above ourselves.

    Başkalarının mutluluğu için sarf ettiğimiz bir çaba, bizi bizim üzerimize çıkarır

  • Lydia Maria Child: (1802-1880) Amerikalı kölelik karşıtı, kadın ve Kızılderili hakları savunucusu romancı ve gazeteci yazar.
  • “Başkalarına yardım etmek, kendimize yardım etmektir,” demenin başka bir yolu…

     The only people with whom you should try to get even are the ones who have helped you.

    Ödeşmek isteyeceğin kimseler, sadece sana yardım etmiş olan insanlar olmalıdır.

  • Mae Maloo:
  • Bu sözüyle, Mae Maloo, kin beslemekten, intikam almaktan, “göze göz, dişe diş” davranışlardan uzak durulmasını tavsiye ediyor.

    Happiness is inward and not outward and so it does not depend on what we have, but on what we are.

    Mutluluk harici değil, dahilidir. Dolayısıyla, mutluluk neye sahip olduğumuza değil, kim olduğumuza bağlıdır.

  • Henry van Dyke: (1852-1933) Amerikalı yazar, eğitimci ve din adamı.

    There are two ways of spreading light: to be the candle or the mirror that reflects it.

    Işık yaymanın iki yolu vardır: Mum olmak veya mumu yansıtan ayna olmak.

  • Edith Wharton: (1862-1937) Amerikalı yazar ve moda tasarımcısı. En tanınan eseri “The Age of Innocence” (Masumiyet Çağı) adlı romanıdır. 1921 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazanmıştır


    When love and skill work together, expect a masterpiece.

    Sevgi ve kabiliyet beraber çalışıyorsa, ortaya bir şaheser çıkmasını bekleyebilirsiniz.

  • John Ruskin: (1819-1900) İngiliz yazar, şair, sanat ve toplum eleştirmeni.

    Cheerfulness and content are great beautifiers and are famous preservers of youthful looks.

    Neşe ve hoşnutluk kuvvetli güzelleştiricilerdir ve genç görünmeyi sağlayan ünlü koruyuculardır.

  • Charles Dickens: (1812-1870) İngiliz yazar ve toplum eleştirmeni. Birleşik Krallık’ta Victoria devrinin en ünlü roman yazarı olarak kabul edilir.


    Remember not only to say the right thing in the right place, but far more difficult still, to leave unsaid the wrong thing at the tempting moment.

    Doğru şeyi doğru yerde söylemeyi, fakat daha da zoru, cazip bir durum olsa bile yanlış bir şey söylemekten kaçınmayı unutmayın.

  • Benjamin Franklin: (706-1790) Amerikalı yayımcı, yazar, mucit, bilim adamı ve siyasetçi.

    Keep me away from the wisdom which does not cry, the philosophy which does not laugh and the greatness which does not bow before children.

    Beni,ağlamayan akıldan, gülmeyen felsefeden ve çocukların önünde eğilmeyen büyüklükten uzak tutun.(1706-1790) Amerikalı yayımcı, yazar, mucit, bilim adamı ve siyasetçi

  • Halil Gibran: (1883-1931) Lübnan asıllı ressam, şair ve filozof.

    I believe that every right implies a responsibility, every opportunity an obligation and every possession a duty.

    Her hakkın bir mesuliyet, her olanağın bir minnet borcu ve her sahipliğin bir görev içerdiğine  inanıyorum.

  • John D. Rockefeller, Jr.: (1874-1960) Ünlü Rockefeller Ailesi üyesi; finansör ve hayırsever.

    Nurture your mind with great thoughts, for you will never go any higher than you think.

    Aklınızı büyük düşüncelerle besleyin, zira hiçbir zaman düşüncelerinizin daha üzerine çıkamazsınız.

  • Benjamin Disraeli: (1804-1881)XIX. yüzyılda iki dönem Birleşik Krallık başbakanı olmuş Yahudi asıllı devlet adamı ve yazardır.
  • Benjamin Disraeli’nin meşhur olmuş o kadar çok özlü sözü vardır ki, söylediği neredeyse her iki cümleden birinin bir vecize olduğu anlatılır. Örnekler:
    *Nasıl olduğunu anlamadığımız yerde, din başlar.
    *Her kadın evlenmeli, ama hiçbir erkek evlenmemeli.
    *Bir insan hakkında fıkralar üretilmeye başlandığı an. istifa etmesinin zamanı gelmiş demektir.


    When you are content to be simply yourself and don’t compare or compete, everyone will respect you.

    Sadece kendiniz olmakla yetindiğiniz, karşılaştırmadığınız ve çekişmediğiniz zaman, herkes size saygı duyar.

  • Lao-Tzu: (MÖ 604-531) Taoizmin kurucusu Çinli filozoftur. İsminin kelime anlamı Yaşlı-Genç olan Lao-Tzu, insanın doğası gereği “iyi” olduğunu, kötülüğün ise arzular, tatminsizlik ve hırs gibi sapmalara yol açan sosyal etkilişimler ve aktiviteler sonucunda ortaya çıktığını savunur.

/fusion_builder_container]